Yaşananlara İslami açıdan bakan Hekimoğlu İsmail, olayları düzeltme salahiyetinin Ancak Cenab- Hak'ta olduğunu, bizlerin ise üzerimize düşen vazifeleri yapmak olduğunu söyledi.
"BEN" DERSEN...
İşte insan böylesine geniş bir memlekette bir zerre gibidir. Eğer sahibini unutur, kendine güvenirse küçük ve hakir bir mahlûk olur. Amma Allah’ı tanır, sıfatlarını öğrenirse her şeyin manası değişir. Vahşet ve dehşet, ünsiyete çevrilir. Bir yıldız bile insana dost ve yardımcı olur.
"KEFENİN CEBİ YOK"
Yani iman nurundan mahrum olanlar için âlem çok karanlıktır. Onlar her şeyi muzır görür. Şuurlu Müslümansa şöyle düşünür: “Her an dünya şehrinden ahiret şehrine tayinim çıkabilir. Öyleyse götürecek mallarımı kolilere, bavullara doldurup, sarıp sarmalayıp, iplerle bağlayıp kargoya vereyim. Tapularımı yanımda götüreyim mi diyecek?” Kefenin cebi yok. Amelleri dışındaki her şeyi burada bırakıp gidecek. Pek çok kimsenin cenaze namazını kıldık… Her şeyi burada kaldı, kendisi gitti. Öyleyse benim en önemli vazifem ve telaşım, ‘Aman sevabımı artırayım!’ olmalıdır. Biriken zekâtlar, tutamadığım oruçlar, kılmadığım namazlar, tutamadığım sözler, ödemediğim borçlar, kırdığım kalpler olabilir. Bedelini ahirette ödeyeceğime, burada halledeyim.”
HERKES ÖNCELİKLE ÜZERİNE DÜŞEN VAZİFESİNİ YAPMALI
Olayları düzeltme salahiyetimiz yok. Fazla meşgul olursak içimize dert olur. Biz ne yapacağız ona bakalım.
Eğer güneş batmışsa, Ay ve yıldızlar bulutların arkasında kalmışsa, böyle bir gecede bir de fırtına çıkmışsa denecek ki, “Bu sıkıntıların da Müslümanlar için bir hikmeti vardır.”
Bakınız Dünya’nın gölgesi Ay üzerine düşüyor; buna Ay tutulması deniyor. Bazen Müslümanların yanlış hareketleri bir gölge gibi İslamiyet’in üzerine düşüyor. Buna İslamiyet’in tutulması denmez amma açıkça görünmeyen İslamiyet için herkes bir şeyler söyler, durum bir gece manzarası arz eder. Karanlıkları görenler ürker. Hâlbuki vazifemiz; İslamiyet’e gölge değil ayna olmaktır. http://www.aktifhaber.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder